Sendika, bakanlığı 2.5 yıl önce uyardı

Terazidere’de meydana gelen facianın ortaya çıkardığı kötü çalışma koşullarının, 2,5 yıl önce Tekstil-Sen tarafından Çalışma Bakanlığı’na şikayet edildiği ortaya çıktı. Şikayet edilen işletmeler arasında patlamanın olduğu Çifte Havuzlar Caddesi’nde yer alan bir şirket de var. Bakanlığın 2005 sonunda verdiği yanıt ise “Genel teftişlerde dikkate alacağız”dan ibaret.

Özgür GÜRBÜZ - Sabah / 3 Şubat 2008

Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce Tekstil-Sen Sendikası yaklaşık 5 ay süren bir çalışma yaparak 600’e yakın işyerinde sigortasız ya da zorla fazla mesai yaptırılan işçiler olduğunu tespit etti. Tekstil-Sen Genel Başkanı Ayşe Yumli Yeter, işçilerin kayıt altına alınması ve çalışma koşullarının düzeltilmesi için önce Nişantası SSK’nin kapısını çaldıklarını belirtiyor. Sigortasız işçi çalıştıran şirketlerin ad ve adreslerini içeren listeleri kuruma teslim ettiklerini belirten sendika yetkilileri, buradan sonuç alamayınca işçilerin çalışma koşullarıyla ilgilenen Unkapanı’daki şubeye de başvurduklarını anlatıyor.

Çay molaları da iptal edilmiş
Yeter, “İşçilerin sağlıksız, ilkel koşullarda, sigortasız, düşük ücretlerle ve uzun saatler boyunca çalıştırıldığını belirttik. Çay saatlerinin kaldırıldığı işyerleri vardı” diyor. Buradan da tatmin edici bir yanıt alamayan sendika temsilcileri, 26 Ağustos 2005 tarihinde 3 ayrı dilekçe ve listeyle durumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı’na iletiyor. Başvurularını kabul eden bakanlık, 26 Eylül 2005 tarihinde sendikaya şu yanıtı gönderiyor: “İlgi yazınızda belirtilen işyerleri ile ilgili denetim yapılabilmesi için evrağınız İş Teftiş İstanbul Grup Başkanlığı’na intikal ettirilmiş olup, adı geçen başkanlıktan alınan cevabi yazıda ‘dilekçedeki iddiaların işyerlerinde işin yürütümü yönünden yapılacak genel teftişlerde dikkate alınacağı’ belirtilmiştir.”

Şikayet edilenler arasında patlamanın olduğu yer de var
Bakanlığa denetlenme talebiyle verilen, Bayrampaşa, Kağıthane, Terazidere, Merter, Şirinevler, Çağlayan gibi semtlerde faaliyet gösteren işyerlerinin bulunduğu listelerde, geçtiğimiz perşembe patlamanın yaşandığı Çifte Havuzlar Caddesi’nde faliyet gösteren bir işletmenin de adı geçiyor. Ayşe Yumli Yeter, bakanlığın yanıtından sonra Ankara’ya da gittiklerini ve birçok kuruma dilekçe vererek tek tek başvurduklarını buna karşın işçilerin durumunda bir iyileşme gerçekleşmediğini de sözlerine ekliyor.

100 YTL'yi zor yolladım

Havva Çöl sigortasız çalışıyor ve haftada 135 YTL kazanıyor. Üniversitedeki oğlu için 100 YTL'yi borç bulmuş..

Özgür Gürbüz - Sabah / 2 Şubat 2008

Davutpaşa'da patlamanın üzerinden iki gün geçti. Sosyal patlamaya ise dakikalar var. Gün ışığı görmeyen hücrevari atölyelere sabahın ilk ışıklarıyla giren işçiler gece çıkıyor. Sigortanız varsa kralsınız. Yoksa gelecek planlarınız bir haftalık. Maaşınız da, işinizin süresi de hafta üzerinden hesaplanıyor. 1959 doğumlu Havva Çöl, yaklaşık bir buçuk yıldır tekstil işinde. Bobin takıp çıkarıyor, getir götür işlerine bakıyor. Bu çalışmanın haftalık karşılığı 135 YTL. Üç çocuğu var. Kocası da tekstil atölyelerinde çalışıyor ve haftada 170 YTL kazanıyor. Aylık kiraları 500 YTL. Varın siz yapın geçim hesabını. Geçenlerde İskenderun'da yüksekokulda okuyan oğlu 100 lira para istemiş. "Oğluma zar zor toplayıp gönderdik parayı" derken gözlerinden akan yaşlara engel olamıyor Havva Hanım. Sigortasız çalışıyor, hasta olmak adeta korkulu rüya onlar için.

150-200 bin çalışan var
Eski Deri-İş Sendikası Genel Başkan Vekili Munzur Pekgüleç bugün Hava-İş Eğitim Örgütlenme Uzmanı olarak çalışıyor. Havva Çöl'ü doğrulayan Pekgüleç, özellikle Bağcılar, Merter, Davutpaşa, Güngören gibi bölgelerde çok sayıda deri, tekstil, plastik, metal atölyeleri olduğunu, burada çalışanların çoğunun da sendikasız, sigortasız çalıştığını söylüyor. Pekgüleç, "Bu bölgede 150-200 bin kadar çalışan var. Büyük çoğunluğu sigortasız.

Yasaya uyulmuyor
4857 sayılı İş Kanunu ile gelen esnek çalışma kavramıyla beraber buradaki bütün işyerlerinde yasal zorunlulukmuş gibi 12 saat çalıştırılıyor. Haftada 6 günden 12 saat çalışıyorlar. Yasa, günde en fazla 11 saate izin veriyor. Fazla mesa i de almıyorlar. Haftalık alırlar, böylece iş olmazsa gelecek hafta işçilere para ödenmez" diyor. Bu binaların hiçbiri ısınma, güvenlik anlamında çalışmaya uygun değil diyen Pekgüleç, "Yasada 50 işçiden fazla çalıştırılan her işyerinde bir hekim bulundurma, yılda bir kez genel sağlık taraması yapma zorunluluğu var. Bu atölyelerde hatta büyük fabrikalarda bu uygulanmıyor. Buralar ruhsatlı bile değil. İddia ediyorum bu bölgedeki atölyelerin çoğunda işletme ruhsatı bile yoktur. Olanların da ruhsatı tekstil için verilmiştir ama plastik üretiyorlardır. Bugün nasıl 5 kata izin verilen bölgede 6 katlı bina yapılıyorsa buradaki uygulamada ondan farklı değil. Bellidir onun rayici" diyor.

Ölenlerden en çok 3'ü sigortalı

Özgür Gürbüz - Sabah / 1 Şubat 2008

İstanbul Davutpaşa'daki kaçak atölye vahşeti, bölgedeki yüzlerce atölyede iptidai koşullarda, sosyal güvenlikleri olmadan çalışan işçilerin durumunu da yeniden gözler önüne serdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, çöken binada patlayıcı yapılan bir işletmeye ruhsat verilmediğinin ve böyle bir başvurunun dahi olmadığının altını çiziyor. Patlamanın şokunu yaşayan işçiler ise son iki yıldır sıklaşan denetimler sonucu her atölyenin fişlendiğine dikkat çekiyor.

Zabıta burayı nasıl atlar?
Atölye sahiplerinden Mehmet Sarı, kapıdaki numarayı göstererek, tüm işyerlerinin kayıt altına alındığını, ne tür imalat yapıldığının zabıta ekiplerince bilindiğini söylüyor. Bir başka atölye sahibi ise özellikle son iki ayda zabıta ekiplerinin her iki günde bir kontrole geldiğini belirterek şaşkınlığını, "Zemin katta havai fişek imalatı varsa, bunu nasıl görmezler" sözleriyle dile getiriyor.

Ekmak parası abi, ne yaparsın?
Tekstil işiyle uğraşan Mehmet Ali Yaprak, patlamanın etkisiyle hâlâ titrediğini söylüyor. Ama birkaç kapı ötedeki atölyeden makine sesleri gelmeye devam ediyor. Onlarca insanın öldüğü, arkadaşlarının yaralandığı facianın hemen ardından çalışmaya başlayan işçilere soruyoruz. Aldığımız yanıt ise gayet kısa ve öz: "Ekmek parası..."

Kıyamet kadar sigortasız var
Karın tokluğuna çalışan işçilerin birçoğu sigortasız hatta bazı patronların bile sosyal güvencesi yok. Genel kanı, patlamada ölen 20 kişiden sadece üçünün sigortalı olduğu. "Sigortasız çalışanlar çok mu" sorusunun yanıtı ise çok çarpıcı: "Kıyamet kadar..." Sinan Kızılkaya tam bir yıldır sigortalı iş aradığı için işsiz gezdiğini söylüyor. İki çocuğunu, eşini ve yeşil kartı elinden alınmış hasta annesini Manisa'da bırakan Kızılkaya işverenlerin, "Sigorta isteme sana asgari ücret üstüne 100 YTL verelim" dediklerini söylüyor. Türk-İş'e bağlı Tekstil Sendikası sözcüsü Mete Bayındır da, "Tekstil sektöründe çalışan 4 milyon kişiden 2 milyonu kayıt dışı" diyor.

Patronlara değil işçilere bakılsın
Patlamanın olduğu bölgede fason üretim yapıldığına dikkat çeken Bayındır'a göre, "2-3 makine ve 10-15 kişiyle kayıtdışı üretim yapılıyor." Olay yerinde halka ve işçilere bir açıklamada bulunan Tekstil- Sen Başkanı Ayşe Yumli Yeter ise, Çalışma Bakanlığı'nın patronlara değil işçilere bakması gerektiği görüşünde.