Skandal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Skandal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kopyala-yapıştır rapor

Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santralin ÇED raporuna yapılan itiraz sonrası bir bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporun Kyoto Protokolü ile ilgili kısmı Wikipedia’dan kopyalanmış.

Özgür Gürbüz-BirGün/2 Mart 2017

Bilirkişi raporundaki Kyoto
Mersin ili sınırlarında yapılmaya çalışılan Akkuyu Nükleer Güç Santralı’na karşı açılan davaları neticelendirmek için fikrine başvurulan bilirkişi heyetinin hazırladığı raporun Kyoto Protokolü’yle ilgili bölümünün Wikipedia’dan kopyalandığı ortaya çıktı. Nükleer santralların iklim değişikliğine neden olan seragazı emsiyonlarını çıkarmadığını iddia ederek rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjilere göre avantajlı olduğunu öne süren bilirkişi heyeti, bu tezini açıklarken de Kyoto Protokolü’nün maddelerine yer vermişti. Raporda Kyoto Protokolü’nden “sözleşme” diye bahsedilmesi, "sözleşmenin maddeleri” diye verilen bilgilerin doğru olmaması eleştiri konusu olmuştu. Şimdi de bu bilgilerin Wikipedia’dan birebir kopyalanıp yapıştırılmış olduğu ortaya çıktı. 

Wikipedia'da Kyoto bölümü
Wikipedia’dan kopyalanan metinde, “Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5’e çekilecek”, “Güneş enerjisinin önü açılacak, nükleer enerjide karbon sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak”, “Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak” ve “Fosil yakıtlar yerine örneğin biodizel yakıt kullanılacak” gibi Kyoto Protokolü’nde  yer almayan öneriler, bilirkişi raporunda “sözleşmenin maddeleri” olarak belirtilmişti. Halbuki protokol, Kyoto’ya taraf, gelişmiş ülkelerin seragazı emisyonlarını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5,2 oranında azaltmasını hedeflerken, nükleer enerji kullanımının ön plana çıkarılacağı gibi bir tahminde bulunmuyor. Kopyalanıp bilirkişi raporuna yapıştırılan bu maddeler aslında Wikipedia yazarının yorumları. Wikipedia gibi gönüllü yazarlar tarafından veri girilen bir kaynaktaki bilgilerin, doğruluğu kontrol edilmeden Danıştay’a sunulan bilirkişi raporuna girmesi çevreciler ve nükleer karşıtları tarafından skandal olarak niteleniyor.

Volkswagen skandalının Türkiye ayağı daha karışık

Türkiye’deki Volkswagen’lerden kaç tanesi emisyon ölçümlerini yanıltan yazılıma sahip belli değil. İthalatçı Doğuş Grubu hâlâ bir açıklama yapmadı. Egzoz emisyonlarının ölçümünde de aynı grubun adı geçiyor.

Özgür Gürbüz-BirGün/26 Eylül 2015

Yalana son! Foto: Greenpeace
Volkswagen’in dünya çapında 11 milyon araca özel bir yazılım yükleyerek emisyon ölçümlerini olduğundan düşük göstermesinin yankıları sürüyor. Tüm dünyada tüketiciler, sadece Volkswagen değil diğer otomobil üreticilerine de şüpheyle bakmaya başladı. Spot ışıklarının tutulduğu bir başka alan da egzoz emisyonlarını ölçen kuruluşlar. İngiltere Hükümeti emisyon ölçümleri için kendi testlerini yapmaya ve bunları yoldaki araçlarla karşılaştırmaya hazırlanıyor. Türkiye’de ise sorun daha karışık çünkü yılda 2 milyon 700 bin aracın egzoz emisyonunu ölçen TüvTürk’ün ortakları arasında Volkswagen’in Türkiye temsilcisi Doğuş Otomotiv de yer alıyor. Doğuş Otomotiv, Volkswagen dışında Audi, Porsche, Bentley, Lamborghini, SEAT, Skoda, Scania, Krone ve Meiller gibi markaların satış ve bakımını da yapıyor.

Volkswagen skandalı iki bağımsız araştırmacının (Peter Mock ve John German) ABD Çevre Koruma Müdürlüğü’ne (EPA) yaptıkları araştırma sonuçlarını iletmeleriyle ortaya çıktı. Aslında dizel motorların da çevreci olabileceğini göstermek isteyen bu iki kişi, Volkswagen’in verdiği rakamlarla emisyon testlerinde elde ettikleri sonuçların örtüşmediğini gördü. EPA, Volkswagen’in üzerine gidince dünyanın en büyük otomobil üreticisi suçunu itiraf etti. Bu da tüm dünyada egzoz emisyon ölçümlerinin ne kadar güvenli olduğuna dair yeni soruları gündeme getirdi. Türkiye’deki durum daha da karışık. Türkiye’de egzoz ölçümü konusunda tek yetkili yok ama otomobil muayenesinde tek yetkili kuruluş TüvTürk. TüvTürk, aynı zamanda egzoz emisyonlarını da ölçüyor.

TüvTürk’ün üç ortağı var. Doğuş Otomotiv, Almanya menşeli Tüv Süd ve Londra merkezli özel bir sermaye fonu Bridgepoint. Doğuş Otomotiv, TüvTürk’teki hisselerin yüzde 33’üne sahip. Firma, 2008 yılında kazandıkları ihaleyle Türkiye’deki araç muayene istasyonlarının yapım, bakım ve işletme hakkını 20 yıllığına almıştı. Türkiye İstatistik Kurumu’na göre ülkedeki motorlu araç sayısı 19 milyon civarında. TüvTürk verilerine göre egzoz emisyonu ölçümü yaptıkları araç sayısı 2 milyon 700 bin. Bu da onları egzoz ölçümü konusunda en büyük oyunculardan biri yapıyor. TüvTürk ve Doğuş Otomotiv’e de konuyla ilgili sorularımız yönelttik ama henüz yanıt alamadık.

Yanıtlanması gereken 5 soru

1.     Türkiye’deki egzoz emisyonu denetimleri yeterli mi? Volkswagen skandalına yol açan yazılımları tespit etmek için gerekli teknolojik altyapıya sahip miyiz?
2.     ABD’de emisyon hilesinin bağımsız araştırmacılar tarafından ortaya çıkarıldığı düşünülürse, egzoz emisyonlarının Türkiye’de de bağımsız kuruluşlar tarafından yapılması veya denetlenmesi gerekmez mi?
3.     Ulaştırma ve Çevre Bakanlığı yetkilileri neden hiçbir açıklama yapmıyor? Türkiye’de İngiltere benzeri bir araştırma başlatılacak mı?
4.     Doğuş Holding Türkiye’de kaç Volkswagen’in emisyon rakamlarını değiştiren yazılıma sahip olduğunu biliyor mu? Bu rakamı açıklayacak mı? Türkiye’de söz konusu araçlardan varsa bu araçlar geri çağrılacak mı?
5.     Egzoz emisyonlarını ölçen şirketin ortakları arasında bir otomobil ithalatçısının bulunması ne kadar doğru?

10 maddede Volkswagen’in çevre skandalı

Özgür Gürbüz-BirGün/25 Eylül 2015

1.     Dünya Volkswagen (VW) skandalını konuşuyor. Skandal, ABD Çevre Koruma Müdürlüğü’nün (EPA) VW’nin ürettiği dizel araçlarının emisyon testlerinin yanlış olduğunu açıklamasıyla başladı. Yaklaşık yarım milyon aracın piyasadan çekilmesi istendi. Teknik hata olsa durum farklı olurdu ama EPA, Volkswagen’in egzoz emisyon ölçümlerinde bilerek gerçek rakamları gizlediğini iddia ediyor.

2.     Firmanın hisseleri yaklaşık 25 milyar avroluk kayba uğradı. EPA’nın ise VW’ye 18 milyar doları bulabilecek bir ceza kesebileceğinden bahsediliyor. İtibar ve olası pazar kaybı da cabası. Herkes bu rakamları konuşuyor ama cezanın nedeni rakamlardan önemli. Volkswagen bu cezayı çevreyi hiçe saydığı için yedi.

3.     Sorun ABD’deki 482 bin dizel araçla sınırlı değil. Nitrojen oksit emisyonlarını olduğundan 40 kat daha düşük gösteren bir aleti ve yazılımı araçlara yerleştiren Volkswagen’in itirafına göre, tüm dünyada 11 milyon araçta bu düzenekten var. Tüm dünyada aynı yöntemle egzoz emisyon ölçümleri hiçe sayılmış olabilir.

4.     Türkiye’de Volkswagen araçların dağıtımını yapan Doğuş Grubu’ndan henüz bir açıklama gelmedi. Ana akımdaki gazeteler de bu büyük reklam verenin üzerine gidemiyor gibi. Halbuki, Türkiye’deki araçların durumunu biran önce öğrenmeli ve gerçek egzoz ölçüm sonuçlarını bilmeliyiz. Skandal BirGün gibi bağımsız gazetelerin değerini okuyucuya bir kez daha hatırlattı.  

5.     Dizel araçları son yıllarda popüler yapan faktörlerden biri iklim değişikliğine benzinli araçlar kadar katkıları olmamasıydı. Dizel motorların eksiği ise hava kirliliği. Dizel araçlar İngiltere’de hava kirliliği sonucu meydana gelen ölümlerin dörtte birinden sorumlu tutuluyor. VW’nin düşük gösterdiği nitrojen oksit (NOx) emisyonları da hava kirliliğine, beyin ve akciğerlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

6.     Emisyon ölçümü önemli çünkü petrolle çalışan tüm taşıtların iklim değişikliği ve hava kirliliğine yol açan emisyonları azaltması isteniyor. İklim değişikliği sorunu son yıllarda daha öne çıktığı için benzinden dizele geçiş başlamıştı ancak bu defa da hava kirliliği sorun oldu. Dizel motorlar benzinlilere göre yüzde 15 daha az karbondioksit (CO2) çıkarıyor ancak 4 kat fazla Azot Oksit ile 22 kat daha fazla partikül üretiyor. Skandal, ikisinin de çözüm olmadığını gösterdi. Kısa vadede çözüm, toplu taşıma, bisiklet ve yenilenebilir enerjiyle şarj edilecek elektrik motorlu araçlar gibi gözüküyor.

7.     Avrupa Birliği otomobil emisyonları için sınır değerleri belirliyor. Mevcut sınır değerlere göre yeni benzinli otomobillerin yakıt tüketimi 100 kilometrede 5,6 litreyi geçemiyor. Dizel motorlarda bu rakam 4,9 litre. 2021’de ise yakıt tüketimi sınır değerleri benzinli motorlar için 4,1; dizeller içinse 3,6 litreye düşürülecek.

8.     Türkiye’deki mevcut otomobil filosunun yakıt ortalaması AB’den yüksek. Benzinli otomobillerin yakıt tüketimi ortalaması 100 kilometre için 6,2; dizel araçlar içinse 4,98 litre. AB hedefi sadece yeni araçlar için geçerli olsa da bu kıyaslama Türkiye’nin neler yapması gerektiği hakkında ipuçları veriyor.

9.     Volkswagen’in başına gelenler ve gelecekler kapitalizmin çevre sorunlarını önlemek adına bulduğu “kirleten öder” ilkesinin bir sonucu. Aynı ilke 2010’da BP’nin Meksika Körfezi’nde yol açtığı petrol sızıntısında da uygulanmış ve dev petrol şirketi 18,7 milyar dolarlık bir ceza ödemişti. Bu ilkenin caydırıcı olabilmesi cezaların şirketlerin bu bedeli ödemekten çekinmesine neden olacak derecede yüksek olmasına ve denetimin bağımsız kuruluşlar tarafından yapılmasına bağlı.

10.  Bütün bunlara rağmen “kirleten öder” ilkesinin çevreye verilen hasarı önlemedeki etkisi tartışılıyor. VW’nin aldığı ceza söz konusu araçların hava kirliliğine yaptığı katkıyı azaltmayacak; bundan sonrası için bir iyileştirmeye neden olacak. Kirleten öder ilkesi yüksek cezalarla desteklenirse belki caydırıcı olabilir. Bu ilkenin Türkiye’deki kullanımı çevreye bedel biçme esasına dayanıyor. Yani, cezayı öder, günahımı kapatırım deniyor. Yırca’yı hatırlayın. Yırca’da kesilen 6 bin zeytin ağacı nedeniyle firmaya 511 bin TL ceza kesildi. Zeytin ağacı başına sadece 85 TL! Hatırlarsanız firma ilk başta 1300 civarı ağaç kesmiş, ceza yemesine rağmen kalan ağaçları kesmeye de devam etmişti. Cezanız ödül gibi olursa caydırıcı değil, teşvik edici olabilir. “Kirleten öder” ilkesinin diğer sakıncası da, ödenen cezaların nerede kullanıldığını (hükümetin kasasına giren para çevreye zarar veren başka bir projede kullanılabilir) bilmemek. Henüz o ilkeyi tartışma aşamasına bile gelemedik; o başka!